5 Ocak 2018 Cuma

Çevre haberciliği dönem sonu notları

Çevre haberciliği notları aşağıda yer almaktadır.

ilk sütundakiler  haberlerden ikinci sütundakiler de final sınavından aldığınız puanlardır. Mavi ile yazılan son sütun dönem sonu notunuzu oluşturmaktadır.
Aşağıda adı yaızlı arkadaşlar haberlerinin word halini ve fotoğraflarını doktoratezsule@gmail.com adresine göndersinler.

Büşra Karaman
Ebru Yılmaz
İlayda Akyol
Ece Kotil
Gizem Naz Ünsal
Emine Korkmaz
Şerife Nur Çalık
Emre  Can Aslan
Mehmet Eren Oskay

3 Mayıs 2016 Salı

Nafile yaşamak
Öyle bir koşuşturmaca var ki durmak mümkün değil. Durmak istediğinde ise sorumluluklarının yüküyle vicdan azabı çekiyor ve kafan hep meşgul.
An geliyor...
Her şey boş.
Nafiye yaşıyorsun ve elde var sıfır...
Sıfır iyidir...
Başlama noktasıdır. Güç verir umut verir. 

6 Şubat 2013 Çarşamba

Düzen mi o da ne?

İzlediğimiz filmler diziler bize düzenin kötü bir şey olduğunu aşılar. Düzensizlik maceradır, sürprizlere açık olmaktır. Fakat düzensiz dediğimiz şey mevcut bir durumun bozulması değil midir ya da olması gereken halde olmaması. Şu sıra içinde bulunduğum koşullar tam da buna işaret ediyor, bir düzen var ittire ittire gidiyor, herkes de sonuca bakıyor önemli olan ilerlemesi, gideceği yer değil. Önemli olan varılacak hedefe, noktaya varmak ise neden çalışmayan bir arabayı ittirmeye çalışıyoruz. Elinde her imkan varken kötü şoförlerin yüzünden neden buradayız. Biri vitesi park konumunda tutar, onlarca insan ittirmeye çalışır. Ona sen beceremiyorsun diye kişi ise birinci viteste gider motor boğulur. Sonuç olarak her işin belli düzen içinde gitmesi varılacak hedefe ulaşmayı kolaylaştırır. Deneme yanılma yolu bir çok insanı feda etmekten başka bir şey değildir.

27 Aralık 2012 Perşembe

Bir yılı geride bırakırken Trabzon'da yaşam

Tam bir yıldır Trabzon'da yaşıyorum. Bir yılı geride bırakırken bu yıla ilişkin yazacaklarım Trabzon'daki bir yılımında panaroması aslında. Alışması zor bir şehir Trabzon. İlk geldiğim günler yeni yıl arifesine denk geliyor ve fakülte sekreterine şu soruyu sormuştum "yeni yıl partisi ne zaman?". Tuhaf tuhaf bir bakışla karşılaşmış bundan sonra sık sık karşılaşacağım sözü orada duymuştum "Burası Trabzon, burada öyle şeyler olmaz".
Gelişime yeniliğe açık bir şehir değil. Yabancılar pek sevilmiyor. Değişime karşı direnç, "değişim yabancılarla gelir" diye yabancılara tavır şeklinde kendini gösteriyor. İlk karşılaştığınız soru "memleket neresi?" oluyor. Trabzonlu değilseniz bir tavır ile karşılaşıyorsunuz. Bu esnaftan bürokratına kadar her yere sinmiş durumda.
Büyük şehirden gelen birileri için alışveriş ve eğlence anlamında bir sıkıntı çekilmiyor benzer yerler mevcut. Ama sanat ve kültürel faaliyetlere gelince çok büyük eksiklikler var. Bir Devlet Tiyatrosu var ama, yılda en fazla 3-4 oyun izleyebilirsiniz. İzlerken de önünüzdeki cep telefon ışıkları gözünüzü alır, dikkatinizi dağıtır. Tasavvuf ve Karadeniz müziğine ilgi duyuyorsanız cennete gelmişsiniz demek. Hatta yakın zamanda KTÜ kütüphanesinde Karadeniz müziğine yönelik bir arşiv bile açılacak o denli yani.
Yeme içme konusunda balık dışında yenilecek pek bir şey yok. İyi bir kebapcı yok. Kırmızı et için yenilebilecek şey Akçabat köfte. Onu da adı sanı duyulmuş lüks yerlerde yiyip kazıklanmak yerine salaş lokantalarda hatta Forum Alışveriş Merkezi yanındaki parkta bulunan büfeden yiyin. En lezzetlisi orada.
İnişli çıkışlı yokuşlardan dolayı bir yürüme şehri değil Trabzon. Dar sokaklar ve o sokaklarda park eden araçlardan dolayı araba şehri de değil.
En ilginç şey ise bayram namazından sonra herkesin silaha sarılıp atış yapması. Bayramı silahla karşılıyorlar.
Deniz kenarında diye yazları denize gireceğinizi düşünmeyin. Şehirde denize girecek hiçbir yer yok. Yakın ilçelerde paralı plajlarda o hevesinizi giderebilirsiniz. Çay bahçesinde çay sipariş ederken süzgeçli demeyi de unutmayın. Yoksa yarı yerine kadar çay çökeltisi olan bir bardak gelir önünüze.
Trabzon'da bir iş yaptırmak istiyorsanız sakın kibar şekilde rica ederek talep de bulunmayın. "Ne yalvarıyorsun?" diye tepkiyle karşılaşabilirsiniz. Bir süre yaşadıktan sonra başka yerde kabalık olarak adlandırılacak davranış size  de sirayet ediyor. Ee burası Trabzon :))

9 Aralık 2012 Pazar

Muhabbet kuşuna güven aşılamak

Muhabbet kuşu almak istediğinizde gittiğiniz pet shop size promosyon olarak yemlik ve suluklarıyla kafes de hediye eder. Kimi insan bir taşla iki kuş tuttuğunu sanır, o daracık kuşarın rahat edemeyeceği kafesi alır ve o kafeste bakar kuşlarına. Onlarca kuşun içinde yaşamaya çalışan, sağlıksız bir ortamdan pet shop sahibinin avuçlayarak tuttuğu ve belki de canını yaktığı hayvan el görünce tepki gösterir. Elinize konmasını, başınızda veya omuzunuzda gezsin, konuşsun istediğiniz kuşun sizi görünce tepki vermesi elinizi yaklaştırdığında gagasıyla ısırması asap verici bir durum. Bununla karşılaşmamak için kuşun güvenini kazanmanı gerekir. Bunun için size birkaç ipucu:
1. Asla avucunuzu göstererek yaklaşmayın. Konması için elinizin üstünü gösterin ki amacınızın onu yakalamak olmadığını anlasın
2. Parmağınızı tünek olarak kullanmasına izin verin. Parmağına konduğunda yavaşca ve ürkütmeden dudaklarınıza yaklaşırın ve öpücük verin
3.Işıklı ve parlak şeyleri severler, kendinize alıştırmak için ışık saçan toplardan alın. Işık saçan topla oynaması için onu teşvik edin. Hep aynı şekilde seslenin ki zamanla top olmadan o seslenişle bile size gelsin.
4.Banyo yapmayı çok severler. İçi su dolu bir kapla da alıştırabilirsiniz. Su dolu kabın kenarına konduktan sonra bir yere koyun ve banyo yapmasını izleyin bu süre zarfında onu tutmaya çalışmayın
5.Geniş kanatlarını rahatça açabileceği içinde oyuncaklar olan bir kafesi olsun. Kafesinde ne kadar mutlu ve huzurlu olursa size o kadar güvenir.
6.Temizliği ve sağlığına dikkat edin. Sağlıklı bir kuş neşeli ve sıcakkanlı olur.

4 Ekim 2012 Perşembe

Dostluk üzerine

Dost, tavsiye verirken bile gaza getirmekten kaçınandır.
Dost, senin   başarınla sevinendir.
Dost, senin hayatında olan değişikliklere ilişkin heyecanlanandır.
Dost, seninle beraber sabırsızlıkla bekleyendir.
Dost, sesini sık sık duymak istediğindir.
Dost, başın sıkışınca arayandır.
Dost, seni rencide etmeyendir.
Dost, bozulduğunu anlayandır.
Dost, huyunu suyunu bilendir.
Dost, bir şey saklamadığındır.
Dost, beraber gülebildiğin bazen de birbirine gülebilendir.
Dost, bir bardak çay sohbetine hasret olduğunu anlayandır.
Dost, hep bana demeyendir.
Dost, kınamayandır.
Dost, seni olduğu gibi kabul edendir.

Ne şanslıyım böyle dostlarım var ne şanslıyım böyle olduğumu düşünen kişiler de var.

24 Eylül 2012 Pazartesi

Yeni dönem

Koskoca bir yazı devirdim. Tam anlamıyla dinlendiğim söylenemez ama biriktirdiğim romanları, izlemediğim filmleri izledim.Yıllardır ertelediğim yaşamı tekrar yakalamışım gibi geldi. Sevdiğim bir yazarın yeni romanı, yeni mekanlar, soluk alınacak yerler... Bugün artık yeni dönem başlıyor. Yeni öğrenciler, yeni bir ders, yeni planlar... Fakültedeki yeni değişiklikler, yeni bir katta bulunan yeni odam, yeni komşularım... Pek çok yenilikle karşı karşıyayım. Bu yeniliğin tek kötü tarafı tüm kapıların açık olduğu aydınlık bir kattan karanlık, herkesin odalarının kapısının sıkı sıkı kapattığı bir kata çıkmış olmam.  Koridorları günaydın sesiyle çınlatıp karşılık almak insanın güne iyi başlamasına yardım ediyordu. Karanlık sadece kendi ayak seslerimin duyulduğu bir koridordan geçerek odaya gitmek... O koridordan geçenlerin bazıları kimseyle  konuşmayayım diye adımlarını hızlandırdığına çok şahit oldum.Selam vermek zorunda kalırım diye dönüp arkadan gelene bakma gereği duymayan kişiler... Bir başka yenilik de yeni bir yalnızlık...